Dokuz günlük ramazan bayramı tatili sona erdi, yeni bir iş haftasına başladık. Ramazan ayı hayatımızı ve onun anlamını daha iyi kavramak için iyi bir fırsattır. Tuttuğunuz oruçların, yaptığınız duaların, dağıttığınız yardımların, verdiğiniz sadakaların kabul olmasını dileriz. Geçmiş de olsa bayramınızı kutlarız.
Perspektif sahibi olabilmek muhteşem bir yetenektir.
Bizi düşünmeye, incelemeye sevk eder.
İnsanı insan yapan işte bu özelliğidir.
Hayat çok kısa, gerçek dostlar çok az diye başlıyor öykümüz;
Zengin bir ailenin reisi, oğluna zenginlik ve fakirliğin ne olduğunu göstermek ve hayat dersi vermek istemiş. Hep birlikte ülkenin içlerine, daha yoksul ailelerin yaşadığı bölgelere doğru yola çıkmışlar.
Uludağların altında, yeşilliklerin kıyıda bir gölle buluştuğu ıssız bir yerde, gecelerini geçirmek, dinlenmek adına, derme-çatma harap bir çiftlik evinde yaşayan bir ailenin misafiri olmuşlar. Onları ağırlayan aile ve şartlar tam da babanın aradığı farklılıkları içeriyormuş. Bu nedenle birkaç gün ve geceyi onlarla geçirmişler.
Evlerine yaşamlarına geri döndüklerinde, baba merakla sormuş oğluna:
"Yavrum seyahatimiz nasıldı?"
Oğul "Çok güzeldi" demiş.
Baba "Fakir insanların nasıl yaşadığını gördün mü? Onlarla geçirdiğimiz günlerde ne öğrendin, ne gördün?" diye sormuş. Oğul cevap vermiş;
"Gördüm ki, bizim bir, onların dört köpeği var.
Bizim bahçenin ortasında, önünde havuzu olan bir evimiz, ama onların göz alabildiğine yeşilliklere gömülü evlerinin önünde masmavi uçsuz bucaksız bir göl.
Akşam hava kararırken bizim bahçemizi ithal, yabancı fenerler, onların bahçelerini gecenin karanlığında ışıldayan binlerce yıldız aydınlatıyor.
Bizim yaşadığımız veranda, duvarların içinde kalan bahçemize, onlarınki tarlalara, gölün üzerinden sonsuzluğa bakıyor.
Evimizde bize hizmet eden çalışanlarımız var ve yiyeceklerimizi satın alıyoruz. Ama onlar tarlalarında ekip, biçip, üretip satarak hizmet veriyorlar.
Bizim evimizin etrafı yüksek duvarlarla çevrili korunmak için, ama onların dostları arkadaşları var, onları korumak için".
Sevgili oğluna zenginlik, fakirlik kavramlarını göstermek, hayat dersi vermek isteyen baba oğlunun bu yanıtları karşısında verecek cevap bulamazken çocuk sözlerini şöyle bitirmiş:
"Beni bu seyahate, deneyime götürerek ne kadar fakir yaşadığımızı anlamama yardım ettiğin için çok teşekkür ederim baba"…
Sahip olamadığımız birçok şey için, mutsuzluğa, sapkınlığa düşmeyelim.
Sahip olduğumuz her şeyin değerini anlayalım ve bilelim.
Sahip olduğumuz şeyler için Tanrıya, ailemize teşekkür edelim.
Yaşamın farkında olalım, kıymetini bilelim.
Mehmet Ali Bayraktar
mab@malibayraktar.com