VERGİ (12.09.2017)

Vergi…
Bu kelimeyi sever misiniz?
Vergi ödemekten memnun musunuz?
Ülkemizde vergi adil olarak alınır mı?
Verginizi tam ve eksiksiz olarak öder misiniz?
Devlet topladığı vergileri yerinde kullanır mı?
Bir düşünün ve bu soruların cevaplarını siz verin… 
Bilindiği gibi kamu hizmetlerine harcanmak için hükümetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan veya bazı malların fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan topladığı paraya vergi diyoruz.
Bireyler ya da kurumlar elde ettikleri kazançlardan ya da kullandıkları mallar üzerinden vergi öderler. Vergiyi ödeyenler, bu ödemenin karşılığında kişiselleştirilebilen özel bir karşılık elde edemezler. 
Bu nedenle vergi, herkes tarafından bir yük veya bir külfet olarak görülür. Dolayısıyla mükellefler, kendilerine yük getiren ve cebinden para çıkmasına sebep olan bu duruma karşı, çeşitli tutum ve davranışlar içerisine girerler. 
Dahası bu yükten kurtulmak isterler…
Vergi, ilk dönemlerde sadece savaş harcamalarının finansmanı için alınmaya başlanmış,  dini duygular da kullanılarak toplanmış. Dini düzeyde toplanan vergiler, vergi bilincinin oluşmasına ihtiyaç bırakmamış. Zaman içinde olağanüstü durumların ortadan kalkması, verginin devlet tarafından alınma nedeninin değişmesine neden olmuş. 
İşte bu nedenle verginin neden ve niçin alındığı hususu sorgulanmaya başlamış…
Sadece ülkemizde değil, ileri bazı batı toplumlarında bile vergiye, vergi dairelerine ve vergi memurlarına karşı bir güvensizlik söz konusudur. İtalyanlar, İspanyollar, Fransızlar ile İsviçrelilerden, Belçikalılara kadar uzanan tüm Latin ülke vatandaşlarının önemli bir kısmı, vergi ve vergi idarelerine şüphe ile bakarlar. 
Bu şüpheciliği o ülkede vergi için kullanılan isimlerden anlayabiliriz. Vergi kelimesine Fransızlar impot, İtalyanlar imposto, İspanyollar impuesta diyorlar. Kelimelerin ne anlama geldiğini araştırdığımızda ilginç bir durumla karşılaşıyoruz. Bu ülkelerin dilinde vergi; ‘‘rahatsız edici bir yükü yüklenmek’’ anlamına geliyor.
Oysa İngilizler ve İskandinavyalılar, kökeni devlet bilincinde yatan tam bir vergi disiplinine sahiptirler. İngilizcedeki tax ve duty, Almancadaki abgabe ve steuer veya İskandinavcadaki skat kelimeleri; ‘‘harç, görev, yardım veya devlet hazinesi için verilen aidatı’’ ifade ederler.
Dolayısıyla vergi bilinci o ülkede kullanılan verginin karşılığı olan isimlere bile yansımıştır. Schmölders’in ifade ettiği gibi bunlar, devlet varlığının zorunluluğuna inanan bir anlayışın ürünüdürler.
Günümüzde bireyin vergi konusunda bilmesi gereken iki önemli konu vardır.
Birincisi devlete niçin vergi öderiz?
İkincisi devletin niçin vergi alması gerekir?
Bu iki sorunun cevabı son derece önemlidir. Çünkü bu soruların cevabının herkes tarafından bilinmesi vergilemenin başarısı için şarttır. Bunun için toplumda vergi bilincinin oluşturulması gereklidir. 
Vergi bilinci ve vergi disiplini bazı toplumlarda daha zor, bazılarında ise daha kolay yerleşmiştir. Örneğin, Latin ülkelerinde zor, İngiltere ve İskandinav ülkelerinde kolay gerçekleşmiştir. Ülkemizdeki vergi bilinci ise ne yazık ki istenen düzeyde değildir.
Devletin yerine getirmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerçekleştirilebilmesi için herkesin gücüne göre vergi ödemesi şarttır. Bunu anlatmak, öğretmek ve vergi disiplinini sağlamak son derece önemlidir. 
Diğer taraftan devleti yönetenlerden de toplanan vergilerin yerinde kullanıldığının hesabını vermesi, toplum üzerinde güven yaratması, istenir ve beklenir.
Bu gerçekleştiğinde; beklenen fayda sağlanır, toplum kazanır.

Mehmet Ali Bayraktar
mab@malibayraktar.com