Ufuk Gökmen, Denizli İlçe Jandarma Komutanlığı görevini yapmış, Ağrı Doğubayazıt’ta PKK terör örgütünün mayınlı saldırısında yaralanmış, Yarbay rütbesindeyken kendi isteğiyle emekli olmuş bir subaydır.
Kendi deneyimlerinden yola çıkarak ‘Zafer Mümkündür’ isimli bir kitap yazmış.
Yazdığı kitabı okudum ve alıntı yaparak okuyucuyla paylaşmak istedim.
Ufuk Gökmen kitabında diyor ki;
PKK-Kongra/Gel Terör Örgütü; 1972 yılında Demokrat Yüksek Öğrenim Derneği olarak faaliyetlerine başlamış, 27 Kasım 1978 tarihinde Diyarbakır Lice Fis Köyü’nde PKK olarak kuruluşunu ilan etmiştir.
İdeolojisini; Kürt milliyetçiliği, Marksizm-Leninizm, Sosyalizm, Stalinizm, Maoizm olarak yaymış; 1978-1980 tarihlerinde; devlete yakın aşiretlere saldıran “Apocular” olarak sesini duyurmaya başlamıştır.
PKK, 15 Ağustos 1984’te, Şemdinli ve Eruh’ta bir şehitle neticelenen baskınlarını yapmış, 1987 tarihinden itibaren çocuk ve kadınları ayırt etmeden, sivillere yönelik, hunharca katliamlara girişmiştir. 20 Haziran 1987 tarihinde Mardin Ömerli Pınarcık Köyü’nde 16 çocuk, 6 kadın ve 8 yetişkin erkeği öldürmüştür.
Bu olay üzerine Abdullah Öcalan’ın “Öldürelim Otorite Olalım” açıklaması ses getirmiştir.
1991 yılından itibaren askeri birliklere yönelik saldırılarını hızlandırmıştır. Verilen can kayıpları, sorumluları çözüm üretme konusunda daha gerçekçi olmaya yöneltmiştir. Sınır ötesi operasyonlar başlamış PKK cephe savaşını kabul ettiğinde çok ağır kayıplar vermiştir.
Büyük yenilginin sorumlusu Osman Öcalan; 32’nci gün programında verdiği röportajla psikolojik durumu geri çevirmeyi başarmıştır. PKK bu durumdan ders çıkarmış, halkın algısını lehine çevirmeye yönelik çalışmalara başlamıştır.
Alınan dersler sonucu; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1998 yılına kadar yurtiçinde ve yurtdışında yoğun bir mücadele vermiş, terör örgütünün silahlı kanadı bastırılmıştır. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 1 Ekim 1998’de “Sabrın taştığını ve Suriye’nin vurulacağını” ifade etmeleri sonucu Öcalan Suriye’den çıkarılmış ve 15 Şubat 1999’da yakalanmıştır…
Ancak bu noktada Ufuk Gökmen’in bir tespiti dikkatimizi çekiyor;
Terör örgütünün ülkeyi terk ettiği 1999 ile 2004 yılları arasında sivil kurumlara çok fazla iş düşmekteydi ancak yeterli gayret gösterilemedi. Eğer sivil toplum kuruluşları ve devlet, bölgede yaşayanlara gerekli ilgi ve desteği gösterseydi durum çok farklı olurdu. Bu yapılamadı ve 2004 yılından itibaren PKK, mayın patlatma ve adam kaçırma saldırılarına başladı. Şehir içindeki yapılanmasını güçlendirdi, sokak olaylarını kullandı, diyor Ufuk Gökmen…
Bunu önemli buluyor ve altını çiziyorum. Keşke yapılsaydı diyorum…
2013 yılına kadar geçen sürede Silahlı Kuvvetler, yeni teknoloji silahları, gece görüş sistemleri, insansız hava araç ve cihazlarıyla terör örgütüne büyük zarar verdi. Dolayısıyla Türkiye içinden, terör örgütüne katılımlar durma noktasına geldi. İşte bu aşamada Türk Devletinin başlattığı, örgüt yöneticilerini de içine alan çözüm süreci PKK’nın sarıldığı bir can simidi oluverdi…
Devletin beklentisi silah bırakmayla neticelenecek bir kucaklaşmayken, PKK “Kırsala Dayalı Şehir Gerillası” konseptini hayata geçirdi. İnşa ettiği köy/mahalle komiteleriyle halkı kontrol altında tutarken, “Legal hale geliyoruz, katılırsanız geleceğin polisi olacaksınız” söylemiyle on binlerce genci dağa çıkarmayı başardı, diyor Ufuk Gökmen…
Yazarımızın bir tespiti daha var;
Çözüm sürecinin, devletin istediği yönde ilerlememesinin sebebinin; Karşılıklı güven eksikliği, vatandaşların sürecin hedeflerine inandırılmasını sağlayacak anlatımların yapılamaması, operasyon alanlarının örgüte terk edilmesi olduğunu vurguluyor.
PKK’nın bitirilmesi için zafer mümkündür diyen Ufuk Gökmen’i kutluyoruz.
Yazdığı kitabı okumanızı, yazdıklarının rehber olmasını diliyoruz.
Mehmet Ali Bayraktar
mab@malibayraktar.com