UMUTLA YAŞAMAK (13.04.2020)

Geçen hafta sonu sokağa çıkma yasağı ilan edilince, 31 şehirde olanlar oldu. 
Yasağın geç açıklanması ve insanların ihtiyaçlarını karşılamak adına marketlere hücum etmesi, virüse karşı alınan tedbirlere gölge düşürdü. Sokağa çıkanlar, belki de birçok kişiye virüs bulaştırdı ya da virüs kaptı. Saat 24 den sonra, insanlar evlerine kapansalar da anlamı kalmadı.
Sokağa çıkma yasağı konusunda, ülke olarak sınıfta kaldık, sorumlu davranamadık. Sokağa çıkma yasağının bitmesine 2 saat kala,  İç İşleri Bakanı sorumluluğu üzerine aldı. Görevinden istifa ettiğini açıkladı. Sonrasında Cumhurbaşkanının bu istifayı kabul etmediğini, Soylu’nun görevine devam ettiğini öğrendik. Ancak olan olmuş, alınan tedbirler derin bir yara almıştı…
Dünyada yaşanan virüs salgını, gelişmiş ülkelerin tamamını ciddi ölçüde etkiliyor. Sadece sağlık değil, ekonomi alanında da çok ciddi sıkıntıların ortaya çıktığını görüyoruz.  Gidişattan ve olayların gelişiminden daha kötü günler göreceğimiz anlaşılıyor.
Artık dünya ekonomisi resesyona yani durgunluğa girmiştir. Ekonominin çarkları kırılmış, insanlar işsiz kalmaya başlamıştır. Bu durum sosyal yapıyı bozacaktır. Hane halkının, bireylerin, iş insanlarının, işverenlerin, çalışanların, dahası herkesin,  gelir- gider dengesini alt üst edecek, düzen bozulacaktır.
Ekonomide bildiğimiz bütün kurallar neredeyse çökmüş durumdadır. En kötüsü ise; ülkeleri yöneten liderlerin bu kötü gidişatı düzeltme konusunda pek de başarılı olamadıklarıdır.
İşte bu noktada, dünya ekonomisinde değişim kaçınılmazdır. 
Nasıl bir değişim olacağı ise meçhuldür.
Evde kalın hayatta kalın, sloganı ile insanlar evlere kapanmış, her akşam ülkemizde ve dünyada kaç kişi virüse yakalandı, kaç kişi vefat etti haberlerini izlemekten, insanların psikolojisi bozulmaya başlamıştır. Televizyonlarda, yazılı basında tek gündem vardır. O da Covit-19 yani korona virüsüdür.
Sağlık, ekonomi, sosyal alanda, birçok uzman görüş bildirmekte;  şunu yapın, bunu yapın, tedbir alın, evde kalın, denilmektedir. Elbette uzmanların söylediklerine kulak vermek ve her alanda tedbir almak şarttır. Ancak her alanda, çok farklı ve aykırı sesler çıkmaktadır. Bu açıklamalar, insanların kafasını karıştırmaktadır.
Bu anlamda bireyleri, aileleri ve toplumları bilgi kirliliğinden uzaklaştırmak şarttır. Toplumları daha gerçekçi, şeffaf ve doğru olarak bilgilendirmek gerekmektedir. Birlikte hareket etmek, ortak sorumluluğumuz olmalıdır. Sosyal medyadan bir süre uzaklaşmak, doğayı, kendimizi, ailemizi dinlemek, akıl sağlığımız açısından önemlidir.
Neden başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere, Avrupa Birliği, İngiltere, Amerika, Rusya, Çin, Hindistan vb. gibi ülkeler, güçlerini birleştirerek ortak bir çalışma grubu oluşturmazlar?
Ortak bir akıl ile soruna sağlıklı bir çözüm sunmazlar?
Herkesin göz ardı etmediği, bazı liderlerce de söylenen bir söz var.  Deniliyor ki; “her alanda dünya yeni bir döneme girdi. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.’’
İşte bu sözün daha iyi tanımlanması ve anlaşılabilir olması gerekiyor. Zira gelişmiş teknolojilerin bile yetersiz kaldığı şu günlerde, felaket senaryolarının sonu gelmiyor. Bu virüs mutasyona uğruyor, değişiyor ve iyileşen insanları yeniden hasta ediyor, iddiaları herkesi tedirgin ediyor.
Önce tüm liderlerin işbirliği yapıp uzlaşmaları ve insanlara güven aşılamaları gerekiyor. Bu güven iklimi oluştuğunda insanlar daha az tedirgin olacak, işbirliği daha aktif olarak gerçekleşecektir.
Bize düşen; paranoyaya kapılmamak, insanlığın bu soruna bir çözüm getireceğine inanmak ve kurallara uymaktır. Ekonomide çarkların yeniden döneceği, insanların iş başı edeceği, dışarıya güvenle çıkıp hayata devam edeceği, sevdiklerine sarılabileceği günleri, sabırla beklemektir.
Her şeyin yok olduğu anda bile, ümit vardır. Birlikte hareket edelim, sorumlu davranalım.
Umudumuzu kaybetmeyelim.

Mehmet Ali Bayraktar
mab@malibayraktar.com