Seyahat etmeyi sevenlerdenim. İşim ve mesleğim gereği, seyahatimi önceden programlamak ve takvime bağlamak zorundayım. Genellikle bu seyahatleri eşimle, dostlarımla, arkadaşlarımla yaparım. Grupla gezmeyi, dostlarla beraber olmayı seviyorum.
Yine öyle oldu, dostlarla birlikte evvelce programladığımız bir geziye çıkmak için Mart ayı sonunda yollara düştük. Bu defaki rotamız Güney Kore’nin başşehri Seul, oradan da Japonya…
Önce Denizli Çardak Havaalanı’ndan İstanbul’a, oradan da 10 saatlik bir mesafeyle Seul’a uçtuk. 10 Milyon insanın yaşadığı, tertemiz, yoğun trafiğin olmadığı, insanların nazik ve saygılı olduğu bir şehirde bulduk kendimizi.
Telefon sistemi bizden farklı olduğundan, 3G telefonu olmayanlar görüşme yapamadılar, telefonlarını kullanamadılar.
Dikkatimizi çekti. Yollarda ve trafikte olan araçların neredeyse tamamına yakını kendi ürettikleri markalar. Yabancı marka araçlar pek az. Kısacası kendi ürettikleri araçlara biniyorlar. Türkiye’de görmediğimiz modeller orada yollarda.
Güney Koreliler, dünya çapında markalar yaratmış ve başarılı olmuşlar. LG, Samsung, Kia, Hyundaı dünyada çok bilinen ve çok kullanılan markalar.
Acaba bizim dünya çapında iş yapan ve tanınan kaç markamız var?
Kore savaşı hakkında detaylı bilgi aldık, müzeyi gezdik, Türk bayrağı önünde fotoğraf çektirdik. İnsanların ne kadar çalışkan ve saygılı olduğunu gördük.
Güney Kore, gösterdiği ekonomik performans ile 60 yıl evvel Kore savaşında kendilerine destek olan pek çok ülkeyi geçmiş durumda. Geçtiği ülkelerden biri de Türkiye. Güney Kore’den alınacak çok ders var…
Seul’den uçakla Japonya’nın Osaka şehrine, oradan da karayoluyla Nara, Kyoto ve Tokyo’ya geçtik. Mart ayı sonu ile Nisan ayı başında Japonya’da olmak istememizin önemli bir nedeni var. Tam da bu tarihlerde açan ve bütün güzelliği ile herkesin hayran olduğu Sakura’yı yerinde görmek.
Sakura; Türkçe de kiraz çiçeği anlamına gelen ve süs amacı ile yetiştirilen, fakat yenilmeyen Japon kiraz ağaçlarının çiçeklerine verilen isimdir. Çiçeklerin ömrü sadece 1 hafta ile 20 gün kadardır. Çünkü bu çiçekler ağaçta yetişmekte, en güzel göründükleri dönemde ise solmadan ve kurumadan yere düşmektedirler.
Sakura, samuray yaşam tarzını benimseyen Japonlar için bir çiçekten çok daha fazlasıdır. Sakura, Japonlara genç, güzel, hayat dolu iken ölümün bir anda gelebileceğini ve bütün güzelliklerin bir anda kaybedilebileceğini hatırlatır.
Bizim gittiğimiz tarihte Japonya’da hava çok güzeldi. Şanslıydık çünkü sakuralar açmış ve en güzel zamanlarındaydı. Parklar, bahçeler, tapınaklar, yollar göz alabildiğince kiraz ağacı çiçekleriyle bezenmişti. Müthiş bir atmosfer, harika bir şölendi…
Öylesine bir görüntü ki; bu çiçekler, doğanın tüm güzelliğini üzerinde topluyor. Japonya ile adeta özdeşleşen bu çok özel kiraz ağacı çiçekleri, muhteşem görünümleri, renkli dokuları ve rüzgârdaki dansları ile bir cennet manzarası sunuyor. Kiraz ağacı çiçeklerini yani sakurayı izlemeye doyamıyorsunuz.
Japonya anılarımızı yazmaya devam edeceğiz. Sakurayı yani kiraz ağacı çiçeklerini günün birinde Japonya’ya giderek görmenizi, Japon kültürü ve felsefesini yaşamanızı öneririz.
